Yenidoğan ölümleri için Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu: "Ülke insanı kime sığınacağını, kime güveneceğini bilemez hâlde."
TBMM Genel Kurulunda siyasi parti gruplarının ortak önerisiyle bazı özel sağlık kuruluşlarında yaşanan bebek ölümlerinin tüm yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu.
Komisyon 22 üyeden oluşacak ve çalışma süresi 3 ay olacak.
"Ülke insanı kime sığınacağını, kime güveneceğini bilemez hâlde."
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, sadece "yenidoğan şebekesi" olmadığını, "kanser, tıbbi cihaz/malzeme, kalp krizi, laboratuvar, diyaliz, ilaç şebekeleri" gibi şebekeler de bulunduğunu iddia ederken, bahsi geçen hastanelerde olaylar yaşanırken SGK ödemelerinin sürdüğünü söyledi.
Araştırma önerisine ilişkin şunları söyledi:
"Gün geçmiyor ki Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalı şeklinde haber ve paylaşımlarla yatıp kalkmayalım. Toplum kendisini iğneli bir fıçının içindeymiş gibi hissediyor. Aslında cumhuriyet tarihinin tek ve en büyük gerçek skandalı bu iktidarın bizzat kendisidir. Ülke insanı kime sığınacağını, kime güveneceğini bilemez hâlde. İnsanlar 'Vicdansızlar 8 bin lira için bebeklere kıydı' diye konuşuyor. Hayır efendim, birileri 8 bin lira için bebeklere falan kıymadı, birileri bu iktidarın yol verip göz yumduğu talan, yalan, yolsuzluk ve cezasızlık üzerinden payını almak için organizasyona dâhil oldu. Bu yanaşma düzeninde 'suç' ve 'ceza' gibi kavramların kendilerinden azade olduğunu gördükleri için de yolsuzluklarına, insan ve bebek katletmeyi de ilave ettiler; o kadar. Yani balık baştan kokmuş, ortalık bataklık olmuş lakin olan bitenden kendileri sorumlu değilmiş gibi timsah göz yaşları döküp birkaç piyonu aslanların önüne atıyorlar.
Sağlık Bakanı bu olayın üstüne kararlılıkla gittiğini ve bu vicdansızlara göz açtırmayacaklarını söyleyip hikaye anlatıyor. Fahrettin Koca'ya sayısız soru önergesi vermiştim, kendisi bizi kaale alıp cevap bile vermiyordu, kendisinin layüsel olduğunu düşünüyordu. Peki, buradan her iki Bakana da soruyorum: 'Vicdansız' diyerek sulandırmaya çalıştığınız bu skandal ve benzeri olaylar yaşanırken pandemi gibi, Turkovac aşıları gibi uzaylılar mı görevdeydi? Biriniz Sağlık Bakanı, diğeriniz olayın yaşandığı İstanbul Sağlık İl Müdürü değil miydi? Bu bebekler soruşturma devam ederken ölmüş, farkında mısınız? Yani bu şebeke bu melanetleri işlerken takibe alınmış, izlenmiş, konuşmaları kaydedilmiş ama bu bebekler ölürken yetkililer sadece izlemişler. Öldürenler vicdansız birer katil de bunlara müdahale etmeyenler vicdanlı mı?"
"Bu yavrular katlediliyor, burada devlet soyuluyor demişim, umurunda olmamış"
İYİ Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, verdiği onlarca soru önergesine ilgili bakanlardan cevap alamadığını söyleyerek, 20 Mayıs 2024'te bu konuyla ilgili önergesine de cevap verilmediğini, parlamentonun sorumluğunun yasama ve denetleme olduğunu belirtti. Meclis Başkanlığınca, soruları yanıtsız bırakan bakanlara hesap sorulmasını istedi.
Şöyle konuştu:
"2022 yılında her 1.000 yeni doğandan 9,2'si hayatını kaybediyormuş, 2023'e geldiğinde bu 10 olmuş yani yüzde 10'luk bir artış var. Bu çocuklarda beslenme bozukluğu yok, bu çocuklar anne sütüyle besleniyorlar. İlgili bakana soruyorum: Bu istatistiklerden haberin var mı? Acaba bu çocuklar yenidoğan ünitelerinde mi ölüyorlar, yoksa yenidoğan çeteleri mi katlediyor bunları?
20 Mayıs 2024 tarihinde Fahrettin Koca'ya bir önerge vermişim. Hastanenin adını veriyorum, bakın, 'Reyap Hastanesi. 300 kişilik bir çete var Sayın Bakan ve bu çeteler -bakın, hepsi yazıyor burada- SGK'den para hortumluyorlar, çalıyorlar SGK'yı' diyorum. Altına da gelip diyorum ki: 'Sayın Bakan, çocuklar bu hastanelerde öldürülüyor, çocuklar bu hastanelerde katlediliyor Sayın Bakan. Allah aşkına, bu hastaneleri kapat! Buradaki sorumlu doktorlara gereğini yap, bunların diplomalarını iptal et, denetle bu hastaneleri' İşte buyurun, koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne soru önergesi veriyor 2 diploması olan, hekim olan bir milletvekili, umurunda değil Bakanın, umurunda değil. Şimdi diyor ki 'Operasyonları biz çok gizli yürüttük.'
12 bebeğimizle ilgili ölüm raporları ortaya çıktı. Bu ölüm raporları Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı çalışmalardan ve teftişlerden ortaya çıktı. Melek Süleymanoğlu; alınmış hastaneye, aç bırakılmış yavrumuz, aç bırakılarak yoğun bakımda ölüme terk edilmiş. Niye hemen öldürmediler biliyor musunuz? 'Olabildiğince uzun kalsın yoğun bakımda olabildiğince acı çeksin ve olabildiğince biz de bu devleti sömürelim, biz de bu ülkeyi soyup soğana çevirelim.' Onun için bu hâlde bırakmışlar. Gizli gizli operasyon yaptığını iddia eden o Bakana soruyorum: O çocuklar yoğun bakımda açlıktan ölüme terk edilirken, o çocuklar kanatılırken, o çocuklar bu vahşete maruz bırakılırken nasıl gidip de o hastaneyi denetlemedin, nasıl gidip de o hastanede bir araştırma yapmadın ve üstüne gidemedin? Ben size altı ay önce ihbar etmişim, bu hastaneleri kapatın demişim; burada cinayet işleniyor, bu yavrular katlediliyor, burada devlet soyuluyor demişim, umurunda olmamış."
"Şikâyet olmadan da sistem bunu saptayabilmeliydi"
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, bu kadar fazla sayıda ölüme yol açan ve ölüm dışında hangi hastalara zarar verdiği bilinmeyen durum için şikayet olmaksızın doğru işleyen ve sorunu çözen bir sağlık sisteminin sürecin başından sorunu öngörmesi gerektiğini söyledi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nu istifaya çağıran Pala şunları kaydetti:
"Ne yazık ki yine bir sağlık skandalıyla karşı karşıyayız. Göz göre göre, bile bile bebeklerin ölümüne yol açan bir çeteyle karşı karşıyayız. Sayın Bakan daha önce bir şikâyet olmadığından, şikâyet CİMER üzerinden geldikten sonra bu sürece müdahale edildiğinden söz ediyor. 2 tane sorun var; bir, bu kadar fazla sayıda ölüme yol açan ve ölüm dışında hangi hastalara, kaç hastaya, hangi zararı verdiğini şu anda bilemediğimiz sayıda çok hastanın ilgisini çeken bir durum için şikâyet olmaksızın doğru işleyen bir sağlık sisteminin süreci başından öngörebilmesi gerekirdi. İkincisi, İstanbul'da yaptığımız incelemeler, tanıkların ifadeleri, iddianamede yer alan ifadelere bakarsanız, aslında bu sürecin ocak ayından itibaren bilindiği de ortada.
Şikâyet olmadan da sistem bunu saptayabilmeliydi. Niye böyle bir iddiada bulunuyorum? Birkaç örnek vereyim size. Bakın, biliyorsunuz, Sağlık Bakanlığının 2009 yılından itibaren yürürlüğe koyduğu Bebek Ölümlerini İzleme Programı var. Bu programa göre bir bebek nerede hayatını kaybederse kaybetsin kapsamlı olarak inceleme altına alınır. 10 tane bebeğin öldüğü ve bu bebeklerin bir yerde kümeleştiği söz konusu olduğu hâlde bu Bebek Ölümlerini İzleme Programı niye bunu saptamamıştır, niye saptayamamıştır?
Çete dışında idari sorumluları mutlaka mercek altına almalıyız. Bakan hemen istifa etmeli, kendisinin sorumlu olduğu dönemdeki bir olay nedeniyle. Eğer bu olayda herhangi bir sorumluğu soruşturma sonrasında ortaya çıkmazsa ondan sonra tekrar Bakan olabilir ama kendisini İl Sağlık Müdürü olduğu sırada örneğin, özel hastanelerdeki yatakların, yoğun bakım yataklarının özel başka bir şirkete yasa dışı olarak devredildiğine göz yuman bir sistemin sorumlusu olarak mutlaka istifa etmeli. Yetmez, SGK yetkilileriyle mutlaka bu konuyu ayrıntılı konuşmak, neden bu sürece zamanında tanıklık etmediklerini, zamanında müdahale etmediklerini sorgulamamız gerekir. Sağlık alanında özel sektöre alan açan bütün uygulamaları mutlaka ele almak zorundayız, burada da Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı özel bir yer vermek zorundayız. Bu 19 hastanede 500 doktor 5 binden fazla sağlık çalışanı işsiz kaldı. İki onursuz doktor yüzünden bütün doktorları ve bütün sağlık çalışanlarını hedefe koyacak yaklaşımlardan uzak durmalıyız."
Sağlık sisteminde bulunan boşluklar doldurululmalı
MHP Bursa Milletvekili Fevzi Zırhlıoğlu, bebek ölümlerine neden olanları "katil sürüsü" olarak nitelendirerek, "Yenidoğan bebekler üzerinden SGK'den günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, insanın aklına getiremeyeceği hiçbir temiz vicdanın kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar insanlığın yüz karalarıdır." şeklinde konuştu.
Soruşturmayı yürüten savcıya ilkeli ve samimi duruşundan dolayı teşekkür eden Zırhlıoğlu, salgın döneminde çalışmalarıyla örnek olan sağlık çalışanlarının, bu olaydan ötürü baskı altında hissetmemesini istedi. Sağlık sisteminde bulunan boşlukların doldurulması gerektiğini belirtti.
"Halkın sağlık sorunlarına çözüm bulamayan, çürümüş bir sistem"
DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, 2003'te sağlıkta dönüşüm programıyla sağlık sisteminin özel sektörün insafına terk edildiğini ileri sürerek, "Geldiğimiz noktada ise maalesef kısır bir döngüyle, yılda 1 milyar hasta başvurusu olan, halkın sağlık sorunlarına çözüm bulamayan, çürümüş bir sistem ve sağlıksız bir toplum ortaya çıktı." diye konuştu.
Bozdağ, sadece toplumun sağlık hakkını hiçe sayan çete üyelerinin değil, sorumluluğu olan herkesin hesap vermesi ve yargılanması gerektiğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, herkesin vicdanını yaralayan, yürekleri kanatan, 85 milyonun kabullenemediği çok büyük bir acının yaşandığını belirterek, bu konunun üstüne gidilmesi gerektiğini kaydetti.
Sağlık sisteminde sorunlar olduğunu söyleyen Emir, "Elbette ki bugün 30 yıl öncesinden birçok alanda daha iyiyiz, bunun altında yatan bir sürü sebep var ama 90'lı yıllara göre çok daha kötü olduğumuz, çok daha üzüleceğimiz noktalar da var." dedi.
Araştırma önergesinin sadece 47 sanık için verilmediğini dile getiren Emir, "Bu sistem niye çalışmadı, niye denetlenmedi, niye göz ardı edildi, niye SGK anlaşması iptal edilmedi, niye bu hırsızlara bu paralar ödenmeye devam edildi, dinlendi de bu ölümler göz göre göre niye durdurulmadı; bunları konuşmak istiyoruz. Bunların sorumlularını bulalım, bir daha böyle ölümler olmasın istiyoruz." ifadelerini kullandı.
-"Türk adaleti hak ettikleri en ağır cezayı verecek"
AK Parti İstanbul Milletvekili Ümmügülşen Öztürk, bir anne ve bir çocuk doktoru olarak masum bebeklerin hayatını ticari bir malzemeye dönüştüren bu vahşi yapıya karşı duyduğu öfkeyi, kelimelere sığdırmakta zorlandığını dile getirdi.
Ailelerin emanet ettiği en değerleri varlıkların bebekleri olduğunu dile getiren Öztürk, şöyle konuştu:
"Onlara şifa vermek sadece bir meslek değil, aynı zamanda derin bir sevgi ve büyük bir sorumluluktur. Yavrularımızı yaşatmak, onların hayatlarına dokunmak bizim için kutsal bir görevdir ancak bu kutsal görevin tam tersine hareket eden, masum bebeklerimizi kirli çıkarlarına alet eden, onları ticari bir mal gibi gören bu çete hepimizi derinden yaralamıştır. Bu acımasız suç örgütü insanlığın vicdanına karşı büyük bir suç işlemiştir. Hiçbir doktorun, hiçbir sağlık çalışanının, hatta hiçbir insanın kabul edemeyeceği bu vicdansızlık hepimizi derinden sarsmıştır. Bu çete, yalnızca devletimizi dolandırmakla kalmamış, toplumun bizlere olan güvenini zedelemek için büyük bir çaba sarf etmiştir."
Böylesi bir vahşet karşısında vicdanı olan hiçbir insanın sessiz kalamayacağını belirten Öztürk, "Bu çürük elmalar mesleğimizin onuruna ve sağlık sistemimizin sağlam yapısına asla gölge düşüremeyecektir. Bizler sağlık sistemimizi korumak için bu çürük elmaları tek tek ayıklayacak, bu çetelerin kökünü kazıyacağız. Türk adaleti hak ettikleri en ağır cezayı verecek ve bu karanlık yapılar bir daha asla gün yüzü göremeyecektir." dedi.
Görüşmelerin ardından tüm siyasi parti gruplarının kabul oyuyla Meclis araştırma komisyonu kuruldu.