İBB'nin 2025 bütçesi 564 milyar lira
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Ekrem İmamoğlu, İBB'nin 2025 yılı bütçesini Belediye Meclisi'ne sundu. İmamoğlu, İSKİ ve İETT dahil, 2025 yılı konsolide bütçelerini 564 milyar lira olarak açıkladı.
İmamoğlu, “36 milyar liradan 564 milyar liraya... Bu değişimin gerçek bir büyümeyi, bolluğu, bereketi ifade etmesini çok ama çok isterdim. Ama maalesef bu rakamların öyle bir anlamı yok. Sadece bu iki rakam bile, Türkiye’ye son beş yılda yaşatılan ekonomik krizin boyutunu kavramamız açısından ibret verici” dedi.
TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kurumun 2025 yılı yatırım ve hizmet bütçesini İBB Meclisi’nde sundu. İmamoğlu, sunum öncesinde, Meclis’te grubu bulunan CHP, AK Parti, MHP ve BBP gruplarına nezaket ziyaretlerinde bulundu. Sözlerine, “Burada grubu bulunan bütün partilerin, İstanbul halkı tarafından seçilmiş İBB Meclis üyelerine ve bütün belediye başkanlarına, aramızda olmayan Ahmet Özer dahil sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” şeklinde başlayan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Türkiye'ye bir gelenek kazandırmanın keyfini yaşıyorum”
“Gururla ifade edeyim; Türkiye'ye bir gelenek kazandırmanın da keyfini yaşıyorum. Bu meclisler, halk tarafından seçilen meclislerdi. Bunu naçizane üzerime alıyorum. Çünkü, çok nitelikli ve kaliteli bir biçimde, Beylikdüzü ilçe belediye başkanı iken başlatmış olduğumuz meclisin yayınlanma kültürünü, göreve gelir gelmez -biraz gecikmeli de olsa- başlattığımız ilk mecliste güçlü, kaliteli ve nitelikli bir biçimde halkımıza naklen yayınlayarak, çok gururla bir dönemi başlattık. Burada daha öncesini bilmeyen arkadaşlarımız vardır. Bu çok önemli bir şeydir. Çünkü, görüyorum ki muhalefet yapan arkadaşlarımızın dahi muhalefet dilini bir şekilde geliştiren, bazen de yüzleşmesini en pratik şekilde sağlayan bir icra oluşmuştur. Daha önce bu yoktu. Onun için, sesini buradan duyuran ama iktidar mensubu değerli arkadaşlarım ama muhalefet mensubu değerli arkadaşlarım bizlere dua etsinler. Çünkü, daha önce yoktu.
“İBB Meclisi'ne kazandırdığımız bu demokratik şeffaf kültürün, birçok partide olmadığının da altını çizeyim”
Ben, bu meclis kürsüsünde iki kez belediye başkanı olarak konuştum ilçe belediye başkanı olarak. Bu meclis kürsüsünden yaptığım o iki konuşmamın görüntüsünü alamadım. Bir tanesi bir kentsel dönüşümle ilgili plan teklifi geçecek ve ben teşekkür edeceğim diye düşünürken, o konuşma öncesinde son anda geri çekildi. Ona tepki konuşması için hatta bu kürsüye iki kez çıktım. Tartışma olarak alamadım. Aylar sürdü. Sonra görüntüsünü temin edebildik. İstanbul halkı adına, İBB Meclisi'ne kazandırdığımız bu demokratik şeffaf kültürün, belki de birçok partide de olmadığının da altını çizeyim. Yani bunu tek yanlı, tek yönlü bir eleştiri olarak algılamayın. Ama 2019’da bunun milat bir biçimde başlatılması değerliydi ve bizi şu anda belki de milyonlarca insanımız izleyebiliyorlar. Yurt dışına çıktığımda da biz bu kaliteli mecra biçimiyle bunu sunabilmenin, sunduğumuzu anlattığımda yoğun bir takdir gördüğümü, birçok sözüm ona demokraside çok güçlü ve ileride olduğunu ülkelerden dahi bu denli nitelikli sunumunun olmadığını görmekten ve bunun takdir edilmesini yaşamaktan da çok mutluyum”
Sunumuna, “2025-2029 Stratejik Planını, 2025 yılı bütçesini, performans programını, yatırım ve hizmet programını konuşacağımız toplantıdayız” sözleriyle başlayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“36 milyar liradan 564 milyar liraya... bu değişimin gerçek bir büyümeyi, bolluğu, bereketi ifade etmesini çok isterdim…”
“Beş yıl önce yaptığımız 2020 yılı bütçesini hatırlıyorum. O gün İBB, İETT ve İSKİ için toplam 36 milyar liralık bütçeyi, bu meclise getirdiğimiz dün gibi aklımda. Aradan geçen beş yılın sonunda yine buradayız. Ve size bugün 415 milyar liralık İBB bütçesi, İETT ve İSKİ bütçeleri ile birlikte, toplamda 564 milyar liralık bir konsolide bütçe sunuyoruz. 36 milyar liradan 564 milyar liraya... Bu değişimin gerçek bir büyümeyi, bolluğu, bereketi ifade etmesini çok ama çok isterdim. Ama maalesef bu rakamların öyle bir anlamı yok. Sadece bu iki rakam bile, Türkiye’ye son beş yılda yaşatılan ekonomik krizin boyutunu kavramamız açısından ibret verici. O dönemde 5,5 lira olan Amerikan Doları, bugün tüm baskılara rağmen 35 liraya yaklaşmış durumda. Dolar artmasın diye, bütçeden ‘kur korumalı mevduata’ harcanan para, enflasyonu da dikkate aldığımızda, 4 yıllık toplam İBB bütçesi kadar.
“Vatandaşa hizmet için kullanılması gereken milyarlar, trilyonlar, ekonomide yapılan hataların faturası olarak birilerinin cebine aktarılıyor”
Bir veri daha paylaşayım: 2025’te hükümetin ödeyeceği sadece faiz gideri, toplam 2 trilyon lira. Bu da 5 yıllık toplam İBB bütçesi kadar. Vatandaşa hizmet için kullanılması gereken milyarlar, trilyonlar, ekonomide yapılan hataların faturası olarak birilerinin cebine aktarılıyor. O birileri, çok fazla insan değil. Vatandaşın bütçesi ise yangın yeri. Biz, 2020 bütçesini onaylarken, ülkede yoksulluk sınırı 6 bin 849 TL imiş; bugün yoksulluk sınırı 66 bin 553 TL’ye yükselmiş durumda. Sadece 5 yılda yoksulluk sınırı 10 kat artmış. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın o dönemde aylık sosyal yardım yaptığı hane sayısı, 2,5 milyonmuş. Bugün sosyal yardım alan hane sayısı, 4 milyona yaklaşmış. 5 yılda 1,5 milyon hane daha sosyal yardıma muhtaç hale getirilmiş. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ deneyi, sadece yoksulluğu artırmadı, orta sınıfı da yok etti. Ülke ekonomisinin en dinamik kesimini temsil eden orta sınıf, asgari ücrete yakın bir ücrete mahkum edildi.
“İBB Meclis üyesisiniz, Patagonya Meclis üyesi değilsiniz”
2019 yılında 14,3 milyon sigortalı çalışanın 5,3 milyonu, asgari ücretle çalışıyordu. Bugün ücretli çalışan 16 milyonun 9 milyonu asgari ücrete talim eder hale getirildi. Ücretli istihdamı, 5 yılda sadece 2 milyona yakın artarken, asgari ücretle yaşamaya mahkum edilen vatandaş sayısı 4 milyon arttı. Ve işin kötü tarafı, hangi muteber ekonomi uzmanıyla 2025 beklentilerini konuşursanız konuşun, hükümetin bozduğu ekonomiyi tamirin faturasını yine vatandaşın ödeyeceğini söylüyor. Bugün bu ülkede yaşayan her vatandaş, dünden daha çok vergi ödüyor, ama daha az tüketiyor. Eline geçen gelir ise sürekli eriyor. Üstelik iktidarın kendi hatalarını düzeltme adına uygulamaya başladığı yeni politikaların, daha büyük bir işsizlik dalgası yaratacağı da görülüyor.
Eriyen ücretler bir yana, bu gidişle daha çok yurttaşımızın işsizler ordusuna katılacağı anlaşılıyor. Sizlere, benzer birçok yanlış politika kötü verisi sayabilirim. İşte biz, 2025 bütçesini planlarken, bu makro çerçeveyi dikkate almak zorunda kaldık. Tabii ekonomi bilimini anlamanızı ve idrak etmenizi anlıyorum, içinizi acıtıyor olabilir. Ama Türkiye'deki kamu bütçeleri, Türkiye'deki özel sektör bütçeleri, Türkiye'deki ekonomik koşullar üzerinden yapılır. Tabanı, zemini nedir? Yani 600 milyara yakın bütçenin oluşması, 36 milyardan oraya çıkması ne demektir? Bunu kavramakla yükümlüsünüz. Çünkü siz, dünyanın ekonomi merkezi olan, 20 milyona yakın nüfusu olan İBB Meclis üyesisiniz, Patagonya meclis üyesi değilsiniz.
“16 Milyon İstanbullunun yaşam kalitesini iyileştirmek için çalışıyoruz”
Bir yandan dünyanın göz bebeği İstanbulumuzun sorunlarına kalıcı çözümler üretecek, uzun vadeli yatırımlara kaynak ayırmak durumdayız; diğer yandan hükümetin yarattığı ekonomik ve toplumsal tahrifatın, vatandaş üzerindeki yükünü hafifletmek zorundayız. O yüzden bu bütçe, sadece bir mali planlama değil, aynı zamanda İstanbul'un geleceğine dair güçlü bir vizyonun ifadesidir. Göreve geldiğimiz günden bu yana adil, şeffaf ve kapsayıcı bir yönetim anlayışıyla, 16 milyon İstanbullunun yaşam kalitesini iyileştirmek için çalışıyoruz. Bugün burada sunacağım İstanbul’un 5 yıllık Stratejik Planı ile 2025 yılı bütçemiz, tam da bu anlayışın yansımasıdır. Bu süreçte 16 milyona söz verdiğimiz vaatlerimizi ve Vizyon 2050 Strateji Belgemizi esas aldık. Bunların üstüne, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra tek tek ziyaret ettiğim 39 ilçe belediye başkanlığından gelen talepleri, vatandaşlarımızdan yansıyan ihtiyaç ve beklentileri ve de STK’lar başta çeşitli kurum ve kuruluşlardan gelen önerileri ekledik. Tüm bunlara çalışanlarımızın görüşleri, İPA ve İstanbul Kent Konseyinin hazırladığı görüş ve önerilerini dikkate alarak örnek, yenilikçi ve katılımcı Stratejik Planımızı hazırladık.
“Konsolide bütçemizin 280 milyar liralık en büyük bölümünü yatırımlara ayırdık”
Tam Yol İleri’ şiarıyla oluşturduğumuz 2025-29 yılı Stratejik Planımız, afet ve acil durum yönetiminden ulaşım çözümlerine; sürdürülebilir çevre ve enerji yönetiminden kent ekonomisine yeni değerler eklemeye; sosyal yaşam olanaklarının geliştirilmesinden, sosyal ihtiyaçların eşit ve kapsayıcı bir şekilde karşılanmasına; İstanbul’u yaratıcı sınıflar için bir çekim merkezi yapmaktan olimpiyatları düzenleyen bir spor kenti olmaya; demokratik katılımdan kültürel ve doğal şehir mirasını korumaya kadar pek çok ihtiyaca cevap verebilecek adil, katılımcı ve yenilikçi yönetim anlayışı ile finansal sürdürülebilirliği temin eden bir bakış açısıyla hazırlandı. İSKİ ve İETT dahil, 2025 yılı konsolide bütçemiz, 564 milyar lira olacak. Konsolide bütçemizin 280 milyar liralık en büyük bölümünü yatırımlara ayırdık. Son 5 yılda olduğu gibi, 2025 yılında da bütçemizde ana kalemi yatırımlar oluşturuyor. Bizim asli önceliğimiz, bir yandan halkımızın acil beklentilerine cevap vermek, diğer yandan da on yıllarca ihmal edilmekten kangren olmuş alt yapı sorunlarına kalıcı çözümler sunmaktır. Bu anlayışla, 2025 yılı Yatırım ve Hizmet Programımızda 649 ayrı yatırım ve hizmet proje gerçekleştireceğiz.
“5,5 yıllık icraatla dolu bir dönemin sonunda, topu topu 0,3 milyar dolarlık bir borç stoku artışı söz konusudur”
Göreve geldikleri 2019 yılında İBB’nin, USD/TL kuru 5,75 lira iken, 4,1 milyar dolarlık toplam borç stoku olduğu bilgisini paylaşan İmamoğlu, “2024 Ekim sonu itibarıyla borç stokumuz 4,4 milyar dolardır. Bir başka anlatımla; 5,5 yıllık icraatla dolu bir dönemin sonunda, topu topu 0,3 milyar dolarlık bir borç stoku artışı söz konusudur. Üstelik de bizden önceki yönetimden kalan 5,4 milyar liralık iç borç ve 1,3 milyar euroluk dış borç anapara ödemesini yaptığımız halde, borç stokumuz, USD/TL kuru 34,12 lira iken 4,4 milyar dolardır. Aynı zamanda 2019-24 yılları arasında, toplamda 86,5 milyar liralık bir kur zararının olduğunun da altını çizmek isterim. Dolar kurunun 5,5 lira olduğu 2019 yılından, bugün 35 liraya yükseldiğini dikkate alırsanız, israfı bitirme stratejimiz ve bütçe yönetimi becerimiz daha net olarak anlaşılır” dedi.
İmamoğlu, yaptıkları ve yapacakları yatırımları detaylandırdığı sunumunda, şu bilgileri paylaştı:
“Parası 8-10 ayda bizden kesilen 22 kilometre metro hattını kime yazmamız gerektiğini milletimizin vicdanına havale ediyorum”
“Bu yıl Çekmeköy–Sancaktepe-Sultanbeyli metro hattının, Çekmeköy-Samandıra Merkez arası 6,5 km’sini tamamlayıp mart ayında hizmete açtık. Aynı zamanda Ataköy-İkitelli metro hattının, Bahariye – Ataköy arası 11,3 km’sini tamamladık ve hizmete açtık. Çok ilginç bir başka hususu da paylaşmak isterim. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın, yapımı tamamlanarak işletilmek üzere belediyemize devrettiği, 22 kilometre uzunluğundaki Tavşantepe-Sabiha Gökçen Havalimanı metro hattının, Başakşehir-Kayaşehir metro hattının ve Bakırköy-Kirazlı metro hatlarına ait, toplam bedeli 11,5 milyar lira olan bu rakamı, 8 ila 10 ay arasında bizden direkt kesilerek, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na ödediğimizi de buradan ilan etmek isteriz. Bu daha önce, bu geri ödeme sistemi 20-25 yıla varan bir yöntemle tahsil edilirken, bizim kasamızdan 8 ila 10 ayda geri almıştır. Yani az önce verdiğim rakamların içinde, böyle bir 10 milyar daha kesilmemiş bütçede bir rakam olması gerekirken, bizden kesildiğini, bu 22 kilometreyi de kime yazmamız gerektiğini, Ulaştırma Bakanlığı’na mı, yoksa İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne mi yazmamız gerektiğini milletimizin vicdanına havale ediyorum. 2029 yılı sonuna kadar 77 km raylı sistem hattı inşa edeceğiz ve İBB olarak, inşa edilen toplam hat uzunluğunu 244,3 km’den 321,3 km’ye çıkaracağız. 2025’te halen devam eden projelerimizden bazılarını tamamlamış olacağız.
“Bizden önceki yönetim, 1,9 milyar dolar finansman sağlamıştı. Biz ise, 2019-24 arası dönemde 3,2 milyar dolarlık finansman sağladık”
2014-19 yılları arasında ulaşım projelerinin hayata geçirilmesi için, bizden önceki yönetim, 1,9 milyar dolar finansman sağlamıştı. Biz ise, 2019-24 arası dönemde 3,2 milyar dolarlık finansman sağladık. Bunu yaparken de belediyecilik alanında yeni bir ilke imza attık ve ülkemizde ilk yeşil tahvil ihracıyla 715 milyon doları ülkemize getirdik. Şehrimizde ulaşımın rahatlaması için üç büyük proje yapmak istiyoruz. Bunlardan ilki Sefaköy-Beylikdüzü (TÜYAP) metro hattıdır. Büyükçekmece, Esenyurt, Avcılar, Beylikdüzü, Küçükçekmece ve Bakırköy ilçelerimizden geçecek hat, yaklaşık 3,5 milyon hemşehrimize hizmet edecek. 18,5 km uzunluğundaki bu proje, hiçbir raylı sistem yatırımı olmayan İstanbul’un batısına yapılacak ilk metro hattı olacak. Bu hattın ivedilikle hizmete sunulması için Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile Yeşil Şehirler Memorandumu’yla ön protokol imzalayarak, dış finansman çalışmamız devam ediyor. Ciddi bir yol almış durumdayız.
“Bu milletten bir imzayı imtina ediyor. ben, siyasi hırs ve ihtirastan başka hiçbir şey okuyamıyorum bunun altında”
Hattımızın fizibilite ve projelerini, 2022 yılında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nca onaylandığını da sizlerle paylaşayım. İBB olarak, İstanbul halkı olarak, az önce saydığım Büyükçekmece, Esenyurt, Avcılar, Beylikdüzü, Küçükçekmece ve Bakırköy halkımızla birlikte 2022, 2023, 2024 kamu yatırım programlarına alınması için, tam beş kere başvuruda bulunduk. Ancak olumlu yanıt alamadığımız için, uluslararası yaptığımız o kredi Anlaşması -ki uzun vadeli bir kredi anlaşmasıdır, Çok düşük faizli bir kredi anlaşmasıdır- Olduğu yerde öylece bekliyor. Yani bunun bir yatırım planına alınmamasının açıklanacak, izah edilecek hiçbir tarafı yoktur. Yazıktır, günahtır. Milletimizin çektiği ızdırabın sebebi nedir? 2022’den beri bekletiyorsunuz. Tekrar söyleyeyim, hemşehrilerimiz duysun: Büyükçekmece, Esenyurt, Avcılar, Beylikdüzü, Küçükçekmece ve Bakırköy… 3,5-4 milyon insanın metro hizmetini almasını, bir imza -kefalet yok- bir imza. Yatırım programına alınacak. Kredi hazır. Süreci başlayacak. Bir imza... Bu milletten bir imzayı imtina ediyor. Ben, siyasi hırs ve ihtirastan başka hiçbir şey okuyamıyorum bunun altında.
“2025’te toplam 39 milyar lira ayırdığımız raylı sistemlerin toplu ulaşım içerisindeki payını, 2029 itibarıyla yüzde 39,5’e çıkarmayı hedefliyoruz”
İkinci önemli projemiz, Üsküdar-Kadıköy-Maltepe Tramvayıdır. Bu proje, 21 kilometre uzunluğunda ve 33 duraktan oluşuyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve ÇED onayları aldığımız projemizde, 2025’de ihaleye çıkmayı ve 2028 yılı sonunda açmayı planlıyoruz. Tramvay projemizi, tek başına bir raylı sistem projesi olarak görmüyor, cadde bütününde topyekun bir rehabilitasyonu hedefliyoruz. Üçüncü projemiz ise, İstanbul trafiğini bir baştan bir başa rahatlatacak olan ve ‘yeni nesil ekspres metro’ diye tanımladığımız HIZRAY’dır. Projelendirme çalışmalarını tamamladığımız, finansman görüşmelerini sürdürdüğümüz HIZRAY projesi, 74,5 km uzunluğunda oluşacak. Günde 1,5 milyon, yılda 550 milyon yolcu taşıyacak. Beylikdüzü’nden Sabiha Gökçen’e seyahat süresini 55 dakikaya indirecek bu proje İstanbul’un her noktasına kolay ve konforlu şekilde ulaşma imkanı sunacak. Bunlarla birlikte toplamda, 76,4 km uzunluğuna sahip; Ümraniye-Üsküdar-Beykoz, Hacıosman-Çayırbaşı-Sarıyer, İTÜ-Maslak-Kâğıthane, Üsküdar-Kadıköy ve Ayvansaray-Fenertepe metro hattı, Yenidoğan-Söğütlüçeşme metro hattının Emek-Söğütlüçeşme arası, Bostancı-Kayışdağı ve Laleli-Ayvansaray Tramvay Hattı ile Zincirlikuyu-Ortaköy teleferik hattı projelerimizin ön fizibilite ve güzergâh etüt çalışmalarına devam ediyoruz. 2025’te toplam 39 milyar lira ayırdığımız raylı sistemlerin toplu ulaşım içerisindeki payını, 2029 itibariyle yüzde 39,5’e çıkarmayı hedefliyoruz.
“Deniz ulaşımı için, toplam 6 milyar liralık bütçe ayırdık”
Şehir Hatları bünyesinde, 53 iskelede, günlük ortalama 903 sefer yapıyoruz. Önümüzdeki 5 yıllık stratejik plan döneminde, deniz ulaşımında optimizasyonu sağlayacağız ve daha küçük araçlarla, daha çok hatta, daha hızlı ve daha konforlu deniz ulaşımını sağlayacak ve denizyolunun toplu ulaşım payını yüzde 10’a çıkaracağız. Bu maksatla, 2025’te deniz ulaşımı için, toplam 6 milyar liralık bütçe ayırdık.
“Bizim dönemimizde ulaşım sübvansiyonu 3.4 milyar dolara ulaştı”
2014-18 yılları arasında, İBB bütçesinin ortalama yüzde 7’si ulaşıma sübvansiyon olarak kullanılıyordu. Biz, ekonomik krizde artan yakıt maliyetlerini halkımıza yansıtmamak adına, 2020-24 yıllarında, bütçemizin yüzde 15’ini ayırmak zorunda kaldık. Böylece 2014-18 yıllarında ulaşıma destek 1.7 milyar dolar seviyesindeyken, bizim dönemimizde ulaşım sübvansiyonu 3.4 milyar dolara ulaştı. Bu kapsamda, özel halk otobüslerine 1.2 milyar dolarlık devasa bir sübvansiyon desteği sağladık. Burada, öz kaynaklarımızla 252 yeni metrobüs alarak, filomuzu yenilediğimizi de kaydetmek isterim. 2024-29 döneminde ise bu kaleme, toplam 526 milyar TL, yani 15,5 milyar dolar ayıracağız.
“200 lirayı bile bozuk para haline getirdiler”
Bizden önceki yönetim, 2014-18 yılları arasında ulaşıma, toplam 6,3 milyar dolar yatırım bütçesi kullanmışken, biz, ulaşım altyapısına 2019-24 arasında 9,7 milyar dolarlık yatırım yaptık. Şimdi araya bir nefes koyalım biraz öğrenilmesi gereken hatları önemli. Öğrenmesi gereken arkadaşlarımız eklenmiş olabilir. Duyuralım. Niye dolar, niye euro diyoruz? Çünkü, ne yazık ki paramızla konuşamıyoruz. Paramızı, 200 lirayı bile bozuk para haline getirdiler. Bunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla, iki 5 yılı birbiriyle kıyaslarken, yabancı para birimleri üzerinden konuşmak zorunda kalıyoruz, vatandaşımız daha net kıyaslayabilsin diye. Bir diğer ifadeyle; bize karşı çıkarılan onca engelleme çabasına ve daralan ekonomiye rağmen, ulaşım altyapısına, yaklaşık olarak 3,4 milyar dolar daha fazla yatırım yapmış olduk.
“Hane halkına yapılan transferler kalemini 883 milyon dolardan 2,6 milyar dolara çıkardık”
Bizden önceki yönetimlerin, yılda ortalama 160 milyon dolar kullandığı, ‘hane halkına yapılan transferler’ kalemini, biz, 638 milyon dolar seviyesine çıkardık. Başka veriyle ifade etmek gerekirse; 2014-18 arasında, toplam 883 milyon dolar olan bu kalemi, biz, 2019-24 arasında toplam 2,6 milyar dolara çıkardık. 2025 yılı için öngördüğümüz tutar ise, yaklaşık 840 milyon dolar, yani 34,5 milyar liradır. Sosyal yardım, İstanbul Kart ve ihtiyaç sahiplerine yardım projeleri kapsamında, 2025 yılı bütçesinde, 5.7 milyar TL ayırdık.
“Son seçimde, ‘babalara bile kart vereceğiz’ diye vaatte bulunmak zorunda kaldılar”
Bu bütçede yer alan ve bizim dönemimizde başlayan sosyal yardımlardan bazıları şunlardır: Her birisi birbirinden değerli, her birisi vatandaşımıza direkt dokunan, ihtiyacını çözen, özel çalışılarak, ihtiyacı özel belirleyerek insanımıza aktarılan kaynaklardır. 0-4 yaş arası bebeği olan ailelere Anne Bebek Destek Paketi, 0-4 yaş arası bebeği olan annelere, İstanbul Kart entegrasyonuna dahil olan, toplu ulaşım araçlarında çocuklarıyla birlikte ücretsiz seyahat imkanı tanıyan Anne Kart. Anneler, 732 bin Anne Karta sahip oldu bu dönemde. Helali hoş olsun annelerimize. Yani biliyorsunuz, ‘Kimin parasını kime veriyorsun’ diye meydanlardan tehdit aldığımız bu projeydi bu. Neyse ki son seçimde, ‘Babalara bile vereceğiz’ diye vaatte bulunmak zorunda kaldılar!
“2025 yılında, yeni yuvamız İstanbul inşaatları için 2 milyar lira bütçe ayırdık”
İstanbul'da, çocuklarımızın okul öncesi eğitim hizmetlerinden faydalanmaları amacıyla, Yuvamız İstanbul Çocuk Eğitim Merkezi projesini başlatmıştık. Türkiye'nin en kaliteli markalarından birisi oldu. Ve şu anda, 105 Yuvamız İstanbul'da, aktif bir biçimde çocuklarımızı hayata hazırlıyoruz. 150 merkeze ulaşacak bir biçimde, tam gaz bu yatırımlarımıza devam edeceğiz. 2025 yılında, yeni Yuvamız İstanbul inşaatları için 2 milyar lira bütçe ayırdık. Açtığımız eğitim merkezlerinde, yaklaşık 15 bin çocuğumuzu mezun ettik. Tam kapasiteye ulaştığımızda, yılda 20 bin çocuğumuzu mezun edeceğimiz kreşleri İstanbullulara kazandırmanın gururunu yaşayacağız.
“39 İlçe belediyemizi de bu konuda seferberliğe davet ediyorum”
Ve buradaki çocuklarımız, aslında geri düştüklerini düşündükleri bir yerde, şehrin diğer çocuklarıyla eşitlendikleri bir ortamı yaşamanın gururunu yaşayacaklar. Her çocuğumuzun aynı zamanda annelerine ve ailelerine ciddi bir iş imkanı fırsatı yakalamanın ortamını sağlayacağız. Aynı zamanda o ailelere, işsiz ise tamamen ücretsiz, kademeli artışla desteklediğimiz bir sistemle, kreşe hayatta çocuğunu veremeyecek ailelere bu fırsatı tanımanın onurunu, gururunu yaşıyoruz. Allah daha çok versin bu şehre. Bütün 39 ilçe belediyemizi de bu konuda seferberliğe davet ediyorum. Ve bu konuda, Yuvamız İstanbul ile entegre olmaları halinde, yoğun bir destek sağlayacağımızı bir kez daha buradan 39 ilçe belediye başkanımıza duyurmak istiyorum.
“Toplumun sanatla buluşması noktasında attığımız adımları arttırarak devam edeceğiz”
İBB, Kültür Merkezleri noktasında da yoğun bir çalışma içerisinde. 17’ye çıkarttığımız kültür merkezlerimizde sosyal hayatı canlı tutuyoruz. Buralarda tiyatro, konser ve sergi, gibi etkinlikler, gerçekten İstanbul'un kültürel zenginliğini, şehrin bütün noktalarına yaymakta. 244 sergi, 40 festival gerçekleştirdik sadece bir yılda. Etkinlik, seminer, konser, atölye, tiyatro, panel, söyleşi ve film gösterileri gibi alanlarda, tam 2 bin 785 adet etkinlik yaptık. Hani konserlerden, şundan bundan bahsediyorlar… Bu zor koşullarda, toplumumuzun her kesimine en etkin bir biçimde kültür-sanat etkinliklerimizi ve toplumun sanatla buluşması noktasında attığımız adımları arttırarak devam edeceğimize, bizden önceki dönemden de daha az para harcayarak bunu yaptığımızı ve yapacağımızı da buradan milletimize taahhüt ediyoruz”
“Sizleri, akıbeti meçhul 11 projemiz hakkında da bilgilendirmek zorundayım”
İmamoğlu; sosyal yardımlardan sosyal sorumluluk projelerine, Kent Lokantalarından Bölgesel İstihdam Ofislerine, Enstitü İstanbul İSMEK’lerden çocuklara, gençlere, kadınlara, yaş almış vatandaşlara, engellilere, eğitim-kültür-sanat hizmetlerinden Yuvamız İstanbul kreşlerine, öğrenci yurtlarından tarımsal destek politikalarına, çevre yatırımlarından katı atık yönetimine, İSKİ projelerinden kültürel mirasın korunmasına, kentsel dönüşümden şehre yeni yeşil alanlar kazandırılmasına, alt yapı çalışmalarından İstanbul’un 2036 olimpiyatları yolculuğuna kadar birbirinden faklı alanlardaki çalışmalarıyla ilgili detaylı bilgiler paylaştı.
“Yatırım ve hizmet bütçemizde yer alan projelerle ilgili bilgi verdiğim bu sunumda, sizleri akıbeti meçhul 11 projemiz hakkında da bilgilendirmek zorundayım” diyen İmamoğlu, şu bilgileri paylaştı:
“Sizi de muhalefet koltuklarında yıllarca memnun etmeye devam edeceğim”
Ne yazık ki, an itibarıyla 11 projemizle ilgili tam bir muamma söz konusudur. Uzun zamandır talep ettiğimiz; Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı’nda ve Hazine Bakanlığı’nda beklemekte olan bu 11 projemizin neden işleme konmadığı, ne zaman işleme konacağı maalesef belli değildir. İlgili kurumlar, bu projeler yokmuş, biz hiç başvuru yapmamışız gibi davranmakta, 16 milyonu mağdur edecek partizanca bir tavır sergilemektedirler. Bu 11 projeyle ilgili başvurularımızla ilgili olarak, hükümetten herhangi bir garanti ya da para yardımı istiyor da değiliz. Sadece bir imza atılmasını ve finansman bulmamız için izin verilmesini talep ediyoruz. Tek bir imza bekleyen projelerimizi ve hangi tarihten bu yana bekletildiklerini sizinle paylaşmak ve bu kötü aklı milletimize şikayet etmek istiyorum. İETT 300 adet metrobüs alımı, Temmuz 2021’den bugüne 3,5 yıldır bekliyor. Sefaköy-Beylikdüzü-TÜYAP metrosu, Temmuz 2021’den bugüne bekliyor. Eyüp-Bayrampaşa-Tramvay Hattı, Temmuz 2021’den bugüne bekliyor. Veri Merkezi kurulumu, Ekim 2022’den bugüne bekliyor. Kömürcüoda Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi, Temmuz 2023’ten bugüne bekliyor. SECAP Enerji Verimliliği, Temmuz 2023’ten bugüne bekliyor. Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli Metro Projesi, Aralık 2023’ten bugüne bekliyor. Kaynarca-Pendik-Tuzla metro hattı, Aralık 2023’ten bugüne bekliyor. Tıpkı bu projeler gibi, yıl içinde başvurularını yaptığımız Ümraniye-Ataşehir-Göztepe metrosu, Kirazlı-Halkalı metrosu ve 136 metro aracı projeleri için de kaç yıl bekleyeceğimizi hiç bilmiyoruz. Bu projeler için de kaç yıl bekleyeceğimizi açıkçası bugün neden bilmiyoruz? Aslında biliyoruz. Bir dahaki seçime kadar. Bunlar kötü şeyler. Yüzlerce anım var. Anlatmıyorum. Çünkü niye biliyor musunuz? Hiçbirisinin benim nazarımda itibarı yok. Çünkü ben, hangi mevkide makamda olursam olayım, siz ve sizin gibi muhalefette olan hiç kimseye sizin yaptıklarınızı yapmayacağım. Yapmadım, yapmayacağım. Ve sizi de muhalefet koltuklarında yıllarca memnun etmeye devam edeceğim. Söz veriyoruz"
“Ama herkes şunu iyi bilsin ki; atılmayan her imzanın bedelini vatandaş ödüyor” diyen İmamoğlu, sunumunu şu sözlerle noktaladı:
“Bizi vatandaşın gözünde küçük düşürmek için seferber olmuş bir iktidara rağmen, neler yaptığımızı yüce yaradan da biliyor, vatandaş da biliyor”
Onlar, vatandaşa bedel ödetiyor; biz yatırım yapıyor, hizmet üretiyoruz. Geçtiğimiz 5 yıllık dönemde olduğu üzere, ‘Adil, yeşil, yaratıcı’ dediğimiz vizyonla, mutlu bir İstanbul'u var etme konusunda tam yol ileri devam edeceğiz. Halkçı, icraatçı, demokratik yerel yönetim, demokratik bir yerel yönetim… Hangi konuyu ele alırsanız alın, bizden önceki yönetimden misli misli fazla iş yaptık. Daha kaliteli hizmeti, çok daha ucuza sunduğumuzu görürsünüz. Rakamlar önünüzde. Alın bakın. İstanbullu hemşehrilerimiz bu gerçeği gördükleri için, 31 Mart’ta bir kez daha tercihini yaptı. Bize iş yaptırmamanın size faydası yok. Bizi vatandaşın gözünde küçük düşürmek için seferber olmuş bir iktidara rağmen, neler yaptığımızı yüce Yaradan da biliyor, vatandaş da biliyor.
“Şu kapıdan çıkarken, belki de siyasetten yasaklı ilan edecek mahkemeyi orada bekletiyorsunuz”
Bakın komik sayıları vermeye devam edeyim. 2019 yılına kadar, -kıyas yapıyoruz- bütün kurum, bütün İBB, 5 yılda 147 kez denetlendi. 2019-24 arasında Ekrem İmamoğlu yönetimi kaç kez denetlendi? 1019. Yani 147 neresi, 1019 neresi? Biz denetlenmekten korkmuyoruz. Asla. Niye korkmuyoruz? Yahu zaten denetleseniz ne olur, denetlemeseniz ne olur? Yapa yapa 5 yılın sonunda sizin bile güldüğünüz saçma sapan bir mahkemenin dışında ne yapabildiniz Allah aşkına? Adını bile anamıyorum, çünkü utanç verici. Diyeceksiniz ki, ‘Yahu bütçe sunuyorsun, nereden mahkemeye gittin?’ Yahu kardeşim, şu kapıdan çıkarken, belki de siyasetten yasaklı ilan edecek mahkemeyi orada bekletiyorsunuz. Ben demiyorum. Sayın sözcünüz dedi, ‘Hakimi niçin sürdüğümüzü anlatırım’ dedi. Televizyondan izleyince şaşırdım. Acaba dili mi sürçtü? Acaba dili ikrar mıdır? Dili mi sürçtü, dili ikrar mıdır? Şimdi 1019 denetimden sonra incelemeler, soruşturmadan sonra hâlâ devam ediyorlar. Hakkımızda açılan davalar, içi boş, trajikomik. Devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan, baştan sona her aşaması hukuk devleti adına utanç vesikası, utanç.”
Konuşması sırasında AKP Meclies üyelerinin sataşmaları üzerine İmamoğlu şunları söyledi:
“Öyle davalar ki; hakimler, savcılar yerinde duramıyor, uçuyorlar sağa sola”
“Haklısın bağırmakta. Öyle davalar ki, hakimler yerinde duramıyor. Savcılar yerinde duramıyor, uçuyorlar sağa sola. Ya izine çıkıyor, ya raporlu oluyor. Haklısın bağırmakta, devam et. Haklısın, ben de senin gibi tepki gösteriyorum. Bu hukuk görüntüsü altında utanç verici süreçleri deşifre etmeye, milletimize anlatmaya devam edeceğim. Başımıza ne gelirse gelsin, söyleyeyim. Örneğin; Danıştay’ın izin vermemesine rağmen, aleyhime dava açılabiliyor. Danıştay izin vermemiş. Bu dava, 600 gündür sürdürülüyor. Karar verilecek, 4-5 defa bilirkişi raporu lehimize gelmiş; hop savcı raporlu oluyor, izinli oluyor. Ondan sonra diyorlar ki, ‘Yargıya müdahale etme, konuşma…’ Ne yargısı? Yargıya niye müdahale edeceğim; benim ne haddime? Ama yargı, hukukun üstünlüğü bu ülkede korunacak. Ben size bir şey söyleyeyim mi? Başınıza bir şey gelirse, yarın öbür gün, Allah muhafaza, yerim, konumum ne olursa olsun, sizin hukuka dair -muhalefette olanlara söylüyorum- başınıza bir şey geldiğinde, en ön sırada sizin için mücadele etmeyen namerttir. Göreceksiniz. Bunu göreceksiniz. Bizde şu ahlak yok yani: Şimdi sizi anlıyorum. ‘Bizim başımıza geldi, biz size on katı fazlasını yaparız!’ Ben de diyorum ki, ‘Bizim başımıza ne gelirse gelsin, sizin başınıza gelen kötülüklere karşı mücadele edecek Ekrem İmamoğlu, şimdiden hazır, söyleyeyim size.
“Bu içi boş işler, içi boş davalar, içi boş süreçler, millete hizmet etme konusundaki isteğimi…”
Adaleti tecelli ettirme konusunda, soruşturmaların davaların amacı bu mu, yoksa milletin sandıkta size vermediği yetkiyi, yargı vasıtasıyla süreci yönetme gayreti mi? Yoksa bütün bu soruşturmaların, davaların arkasındaki motivasyon, önümüzdeki seçimde tecelli edecek olan milletin iradesini şimdiden engelleme gayreti mi? Bu soruları soruyorum. Herkes zihninde cevaplayabilir. Bak ses kesildi. Tabii milletimiz, bu soruların cevaplarını biliyor. Siyasi maksatlı davalar, soruşturmalar için çok şey söylerim ama malum her şeye dava açtırıyorlar. Burada net olarak ifade edeyim. Bu içi boş işler, içi boş davalar, içi boş süreçler, millete hizmet etme konusundaki isteğimi, irademi, hevesimi ve bütün enerjimi, bütün çabamı, inanın hiçbir engel tanımazlığımı azaltamayacak. Bu kadar net. Onun için vazgeçin.
Bir anısını paylaştı: “Ekrem İmamoğlu'na güçlü muhalefet yapmak istiyorsanız, ona iyi davranın, başka bir şey yapmayın”
Burada beni sendikalar ziyarete gelmişti. Hakkımdaki o davada karar verildikten iki gün sonra gelmişti, sözüm ona bugünkü iktidara yakın olduğu söylenen sendikacı dostlarımız. Bir tanesi demişti ki; ‘Ya ben söylüyorum onlara. Ekrem İmamoğlu'na güçlü muhalefet yapmak istiyorsanız, ona iyi davranın, başka bir şey yapmayın.’ Onlar söylemişti burada. Ben söylemedim. Kayıtlıdır. ‘Ona iyi davranın. Kötü davranarak bir şey elinize geçmez diyorum onlara’ dedi. Unutmayın sevgili dostlar; devletin dini adalettir. Adalet, hava ve su gibidir. Ve insanı hayata bağlayan, koruyan en büyük mekanizmadır. Gerçekten ülke gündemini ve mahkemeleri meşgul ettiğiniz bu ortamlar, değmez, değmiyor. İtibarsızlığı arttırıyor. Ekonominin kötü olmasına sebep oluyor. Daha önce yaptığınız hiçbir iş, işinize yaramadı. 13 bin 800 oydu, 806 bin oldu. Şimdi 1 milyon 50 bin. Bir dahakine, Allah'ın izniyle, 1,5-2 olur yani. Fatura orada. Fatura, milletin sandığından çıkıyor. Ben söylemiyorum. Ben uyarıyorum sadece. İyi davranırsanız, 1 milyon 50 olmaz, 1 milyon 300 olur. Öbür türlü, 2 milyon olur.
“Güven, itibar ve istikrara hasar verirseniz, ekonomideki bütün dengeleri alt üst edersiniz”
Bir kez daha ve gururla ifade ediyorum ki; İBB’nin 2025-29 Stratejik Planı ve 2025 yılı bütçe tasarısı, hemşehrilerimizin sevgi ve takdirine layık olabilmek için hazırlanmıştır. Tek bir hedefi vardır; bu millete hizmet etmek ve bu milletin yaşam kalitesini artırmak... Bu aziz şehri, kaynaklarını, çevresini, tabiatını ve tarihini korumak... Milletin evlatlarına eşit, adil ve yeni fırsatlar sunmak... Bu belgelerin temeli, milletin parasını millete vermekten ibarettir. Sözlerime son verirken, bir kez daha tekrar edeyim: Ülkemizin ekonomisini, adalet sistemini, eğitim sistemini, sağlık sistemini yani aklınıza gelebilecek tüm alanları gün gün çalışamaz hale getiren üç önemli eksik var: Güven ortamının kaybolması, uygulanan politikaların itibarının olmaması ve istikrarın kaybolmuş olması. Bu üç kavrama hasar verirseniz, ekonomideki bütün dengeleri alt üst edersiniz. Bakın; Türkiye’de son bir yıldır politika faizi yüzde 50 seviyesinde. Buna rağmen enflasyon hâlâ hedeflenen oranların çok uzağında. Peki Merkez Bankası ne diyor? ‘Vatandaşlarımızı, işletmelerimizi enflasyonun düşeceğine inandıramadık’ diyor.”
“Yurttaşlarımız, sorunun sebebi olanların çözümü yaratamayacağını çok iyi biliyor”
Peki neden inandıramadınız? Çünkü iktidara olan güven düşük. Hem içeride düşük hem dışarıda düşük. Yurttaşlarımız, sorunun sebebi olanların çözümü yaratamayacağını çok iyi biliyor. Güvenmiyor, itibar etmiyor. Daha geçen yıl ortasına kadar, ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek ekonomiyi perişan edenlerin, bugün uygulanan para politikasına, bütçe uygulamalarıyla destek vermediği bir ortamda vatandaşın itibar etmesini nasıl bekleyebiliriz? Aslı astarı olmayan davalarla, kayyım uygulamalarıyla, türlü hukuksuzluklarla ülkemizi dünya standartlarının dibine indirenlerin ne bu ülke içinde ne de dışında itibarı kalmamıştır. Keza ekonomik istikrar da öyle... Sadece bir kişinin iki dudağı arasına sıkışan bir sistemden nasıl bir istikrar beklenebilir?”
“Vatandaşlarımız bizim sunduğumuz değerlere, politikalarımıza ve çalışmalarımıza itibar etti”
Bu bahsettiğim üç kavram, bütün politikaların, ülkemizin bütün sorunlarının çözümünün temelinde yatmaktadır. Bu bütçe ve politika anlayışımızla, İstanbul’a ve tüm Türkiye’ye en büyük vaadimiz budur. Vatandaşlarımız bizim sunduğumuz değerlere, politikalarımıza ve çalışmalarımıza itibar etti, büyük destek verdi ve İstanbul’da istikrarı sağladı. İçinden geçmekte olduğumuz bu tarihi dönemeç, hepimize büyük sorumluluklar yüklüyor. Yaşadığımız onca olumsuzluklara rağmen, bu aziz şehre ve bu büyük yürekten millete inanıyorum. İnanıyorum ki, teknoloji ve inovasyona dayalı bir stratejiyle, şehrimizi ve ülkemizi sıçrayarak kalkındırabiliriz. İnanıyorum ki, tarihimizden gelen değerlerimizi koruyup güçlendirerek, güçlü bir hukuk devletini yeniden inşa edebilir; vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini garanti altına alabiliriz.
“Yeni dönemimizde, aynı motivasyonla, yüksek enerjiyle ‘tam yol ileri’ diyoruz…”
Küresel düzeyde iş birliği ve dayanışma esaslı bir demokratik düzeni birlikte inşa edebiliriz. Son 20 yılda toplumsal birlik ve dayanışmayı yeniden inşa edebiliriz. Tarihin bu zor dönemecinde, ülkemizde yanlış giden işleri düzeltmek, kentlerimizi ve doğamızı korumak, demokrasimize sahip çıkmak için yeterince gücümüz de enerjimiz de inancımız da var. Bu süreçte öncelikle biz, İBB Meclis üyeleri ve tüm İBB çalışanları sorumluluk alacağız. Daha iyi bir İstanbul ve daha güçlü bir Türkiye için tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. Bu yüzden yeni dönemimizde, aynı motivasyonla, yüksek enerjiyle ‘tam yol ileri’ diyoruz.”