Erdoğan, ABD'deki seçimlere ilişkin, "Temennim odur ki gelen gideni aratmasın"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'deki seçimlere ilişkin, "Temennim odur ki gelen gideni aratmasın. Çünkü, Amerika'da F-35 konusunu bizler yalnız sayın Donald Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti. Hepsi de bize bu hayal kırıklığını yaşattı. Cumhuriyetçiler de yaşattı, Demokratlar da" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 79'uncu Genel Kurulu'na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği New York'tan Türkiye'ye dönmeden önce Türkevi'nde gazetecilerle bir araya geldi. Erdoğan, ziyarete ilişkin yaptığı genel değerlendirmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"BM nezdinde İsrail'i engelleyecek somut bir adım atılmamış olmasını, liderler düzeyinde ortak bir itirazın yükselmemesine" ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Filistin'de soykırım yapmış bir suçlunun BM çatısı altında yer alabilmesi gerçekten bir utanç vesilesidir. Bu, vahşice katledilen bebeklerin, çocukların, annelerin, babaların BM görevlilerinin, gazetecilerin ve daha nicelerinin hatıralarına ihanettir. Dün, bizim BM Genel Kurulu konuşmamızın akabinde İsrail delegasyonunun tavırlarına dikkat ettiyseniz, çok garip bir tavır içindeydiler. Çünkü kendilerini savunacak halleri yok. Duruşları zaten bunu gösteriyor. Bu nedenle biz herkesi tarihin doğru tarafında durmaya çağırdık ve çağırıyoruz. Mazlumla zalimi, katille maktulü ayıramayan ve her birine hak ettiği muameleyi yapamayan bir düzen, çürümeye yüz tutmuş demektir. BM Genel Kurulu ya o katile hak ettiği gibi davranır ya da bu utanç verici durum BM tarihine bir kara leke olarak geçer. Maalesef olacak olan da budur. İsrail, BM kararlarına zerre saygısı olmayan, BM'nin ilkelerini defalarca çiğnemiş bir devlettir. Böyle bir devlete gereken dersi yazılı ve görsel materyallerle vermek, inanıyorum ki en önemli görevdir."
"BM, güçlünün haklı olduğu bir düzene bekçilik yapan bir yapıya dönüştü"
Erdoğan, BM'nin geleceğine ilişkin soruya verdiği yanıtta, "BM, savaşları önleme misyonunu yerine getiremeyen, kimseye söz dinletemeyen, kendi görevlilerini dahi koruyamayan ve onları öldüren İsrail'den hesap soramayan bir pozisyondadır. Nitekim dün BM Genel Sekreteri Antonio Gueterres ile yaptığımız görüşmede bana kayıp rakamını verince gerçekten çok şaşırdım. Ciddi sayıda BM görevlisi şu anda İsrail'in katliamlarına kurban gitti. BM, güçlünün haklı olduğu bir düzene bekçilik yapan bir yapıya dönüşmüş ve işlevselliğini yitirmiş durumdadır. Mevcut düzende BM Güvenlik Konseyi'nin dokunulmaz beş üyesi, istediğini acımasızca yapabiliyor" ifadelerini kullandı.
"Er ya da geç günümüzün Hitleri Netanyahu bu gerçekle yüz yüze gelecek"
İsrail'in Lübnan'a saldırıları anımsatılarak, "Olası bölgesel bir savaş durumunda Türkiye'nin pozisyonu, durduğu yer nasıl olur" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail bir rüya görüyor, o rüyasını gerçekleştirmek için bölgemizdeki halkların yaşamlarını kabusa çevirmeyi de göze almış gibi görünüyor. Zamanında Hitler de bir rüya görmüştü ve o da çeşitli milletlere mensup halklara kabus yaşatmıştı. Neticede gördüklerinin bir rüya olduğunu net bir şekilde anladı. Er ya da geç günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek" dedi.
"Ukrayna Barış Konferansı içinde yer almaya hazır olduğumuzu söyledik"
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile görüşmesi hatırlatılarak, Ukrayna Barış Konferansı'nın gündeme gelip gelmediği sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Biz bu konferansın içinde yer almaya hazır olduğumuzu söyledik. Bu konuda yine aynı şekilde gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gerek istihbarat teşkilatımız onlarla irtibat halinde olacaklar. Temennimiz odur ki bölgeye bu barışı getirebilme noktasında Türkiye olarak biz bu işin bir yerinde yer alırız. Biz Ukrayna-Rusya savaşında adil bir barışı belki de en çok arzulayan ülkeyiz. Elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik ve barış için çabalıyoruz. Bu savaşın diplomasi ve diyalog yoluyla sona ermesi mümkündür. Yeter ki sorunları bu yolla çözebileceğimize hem savaşan taraflar hem diğer aktörler inansın. Şu anda maalesef buna yakın değiliz."
"Avrupa'nın Türkiye'nin NATO için ne kadar kıymetli olduğunu zaman zaman göz ardı ettiğini görüyoruz"
Erdoğan, görevden ayrılan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in veda konuşmasında Türkiye ile ilgili açıklamasının sorulması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
''Ben sayın Stoltenberg'e hakikaten görevi boyunca Türkiye'yle olan münasebetlerini en ideal şekilde sürdüren bir Genel Sekreter olarak bakıyorum. NATO Genel Sekreterliği boyunca bunu başarıyla sürdürdü. Türkiye ile münasebetlerinde de hiçbir zaman olumsuz bir çizgi çizmedi. Sayın Rutte ile bakalım bu durum nasıl devam edecek? Yeni Genel Sekreter Mark Rutte ile de Hollanda Başbakanlığı süresi içerisindeki dostluğumuz iyiydi. İnşallah NATO Genel Sekreterliği'nde de bu dayanışmayı, bu birlikteliği yine devam ettiririz. Kurucu değerlerinden uzaklaşan ve onlara sahip çıkamayan uluslararası kuruluşlar ve ittifaklar yozlaşır. Bu temel arızayı gideremezlerse artık ana görevlerini dahi yapamaz hale gelirler. NATO eğer 'hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için' ilkesini 'hepimiz bazılarımız için, bazılarımız hepimiz için' gibi bir forma dönüştürme tehlikesi ile yüz yüze gelirse o yozlaşma başlar. Bunun için tedbirler almak ve vakit geçirmeden uygulamak gerekir. Hele konu güvenlik gibi hayati bir husus ise ilkelerden milim sapma olmamalıdır. Türkiye, NATO içerisinde yükümlülüklerinin de sorumluluklarının da farkında olan ve bunları eksiksiz yerine getiren güvenilir bir müttefiktir. Türkiye'nin NATO için ne kadar kıymetli olduğunu Avrupa'nın bildiği ancak zaman zaman bunu göz ardı ettiğini görüyoruz.''
''Gelen gideni aratmasın''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(ABD) Seçim sonucu beklentiniz nedir" sorusuna verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:
"Temennim odur ki gelen gideni aratmasın. Çünkü, Amerika'da F-35 konusunu bizler yalnız sayın Donald Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti. Hepsi de bize bu hayal kırıklığını yaşattı. Cumhuriyetçiler de yaşattı, Demokratlar da. Şimdi yeni süreçte bunun sürüp sürmeyeceğini göreceğiz. 1 milyar 450 milyon dolar alacağımız var. Bu öyle böyle bir rakam değil. Şimdi bu alacağımızı tahsil etme noktasında da adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Bütün bunlarla beraber kasım seçiminin neticesi ne getirecek ne götürecek? Bunu da görmemiz lazım. Bizler bu işin sonucunda temennim odur ki Türkiye-ABD arasındaki ilişkileri de buna göre tekrar teraziye koyacağız. Adımlarımızı da ona göre atacağız. Umarız netice hayırlı olur."
"Ermenistan ile Azerbaycan barışı iki ülke için de yeni fırsatlar kapısını aralayacaktır"
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile görüşmesinin sorulması üzerine Erdoğan şu değerlendirmeyi yaptı:
''Sayın Paşinyan'ın yaklaşımına baktığımız zaman olumsuz bir havada görünmüyor. Türkiye olarak bizden Ermenistan-Azerbaycan arasındaki barış anlaşmasını, huzur içinde komşular olarak yaşamalarını bir an önce sağlamamızı istiyorlar. Biz de zaten bunun peşindeyiz, bunun gayreti içerisindeyiz. Temennim odur ki, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bu gelişmeleri inşallah peyderpey halledelim, çözelim ve Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bu sıkıntıları aşmak suretiyle artık yola revan olalım. Çünkü her iki taraf aslında barıştan yana. Şu anda Azerbaycan böyle bir beklentinin, gayretin içerisinde. Ermenistan'da da bunu gördük. Bizler oluşacak huzur ve barış ikliminin herkes için en iyisi olacağını düşünüyoruz. Ermenistan ile Azerbaycan barışı iki ülke için de yeni fırsatlar ve kazançların kapısını aralayacaktır. Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreci de bu barış sürecinin olumlu neticelenmesi ile müspet istikamette etkilenecektir.''
''NATO ülkesiyiz diye Türk dünyası ve İslam dünyası ile bağlantımızı kopartamayız''
Erdoğan, '''BRICS'e üye olmak noktasında olumlu ya da olumsuz gördüğünüz öngörüleriniz nelerdir" sorusunu, şöyle yanıtladı:
''Her şeyden önce bizim BRICS ve ASEAN'da yer almamız, buralarda görünmemiz, inanıyorum ki bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek. Çok daha farklı bir yapının inşasına vesile olacak. Orta Asya, Rusya, Baltık bölgesi ya da Uzak Doğu ile ilişkilerimiz kadar Kıta Avrupası ve Amerika ile de bağlarımızın bulunduğunu bir kenara koyamayız. Aynı şekilde Arap coğrafyası ve Körfez ülkeleriyle köklü bir geçmişimiz bulunurken Afrika ile de yakın ilişkilerimiz mevcut. Netice itibarıyla bulunduğumuz coğrafya ve binlerce yıllık geçmişimiz bizi böylesine çeşitli bir ortaklık mimarisi oluşturmak için teşvik ediyor. Biz bir NATO ülkesiyiz diye Türk dünyası ve İslam dünyası ile bağlantımızı kopartamayız. BRICS ve ASEAN bizim için özellikle ekonomik iş birliklerimizi geliştirmek için fırsatlar barındıran yapılar. Bu yapıların içinde yer almak NATO'dan vazgeçmek anlamına da gelmiyor. Bu ittifak ve iş birliklerinin, özellikle birbirinin alternatifi olduğunu düşünmüyoruz. Bugünün dünyasında bazı uluslararası gerilimler olsa da soğuk savaş dönemi çok geride kaldı. Bize 'BRICS'e ya da başka bir yapıya girmeyin' diyenlere baktığınızda yıllardır parçası olmak için çalıştığımız Avrupa Birliği'nin kapısında bizi yıllarca bekletenlerle aynı kişiler. Biz bunlara bakarak asla geleceğimizi belirleyemeyiz.''
''Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle herhangi bir sorunumuz söz konusu değil"
Erdoğan, "Yeni Anayasanın zorunluluk olduğunu her fırsatta ifade ediyorsunuz. İlk 4 maddenin de Cumhur İttifakı'nın kırmızı çizgisi olduğunu söylediniz. Ancak muhalefetin çeşitli gerekçelerle sürece katılmama gibi bir direnci var. Muhalefetin bu ısrarlı uzlaşma arayışınızda samimi davranacağını düşünüyor musunuz" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Muhalefetin bir defa başta bu ilk 4 madde olmak üzere, bu konularda zaten herhangi bir ciddiyeti söz konusu değil. Onlar bunu sadece söylerler. Ama bu noktada iktidar ne söyler ne düşünür, böyle bir düşünceleri yok. Biz Cumhur İttifakı olarak bu konuda durduğumuz yerdeyiz, kararlıyız ve aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Türkiye'yi geleceğe, çağın gereklerine uygun, sivil, kapsayıcı, özgürlükçü yeni bir anayasa ortaya koymadan hazırlayamayız. Hiç de çekinmemeliyiz. Bakın dünya hızla değişiyor. 45-50 yıl öncesinin bakış açısıyla, üstelik darbeciler tarafından kaleme alınmış, yamalı bohçaya dönmüş bir anayasa ile bu değişime ayak uydurmak mümkün değil. Bizim çok diri, yeni bir anayasa ile geleceğe yürümemiz lazım. Konuyu ilk 4 maddeye sıkıştırmadan, 'Biz nasıl bir anayasa yapmalıyız?' sorusuna odaklanmalıyız. Bizim Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle herhangi bir sorunumuz söz konusu değil. Bütün bunlarla beraber Anayasa'nın satırları arasında dolaşan darbeci zihniyetle bizim problemimiz var. Ülkemizin gençlerinin geleceğini inşa edecek, onları dünya ile rekabete hazırlayacak vizyoner bir anayasaya bizim ihtiyacımız var. Biz bunu yapacağız. Zaten Cumhur İttifakı olarak MHP hazırlıklarını yaptı. Biz aynı şekilde hazırlıklarımızı yaptık.''
"Enflasyonda ayakları yere sağlam basan bir gerileme görüyoruz"
Ekonomi programının performans seyri konusunda görüşleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ekonomide artık zor dönemleri geride bırakıyoruz. Uyguladığımız programın başarısını artık bizden çok uluslararası kuruluşlar ortaya koyuyor. Bizim şu an odaklandığımız konu, milletimizi zorlayan enflasyon meselesidir. Enflasyonu dizginlemeyi başladık ve kalıcı dezenflasyon sürecini başlattık. Enflasyonda anlık değil, ayakları yere sağlam basan bir gerileme görüyoruz ve bu hızlanarak devam edecek. Vatandaşımız enflasyondaki bu gerilemeyi hissetmeye başladı ve önümüzdeki dönemde daha hızlı bir şekilde bunu görecekler. Fırsatçılarla mücadelemizi de kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Onlara göz açtırmayacağız. Hedeflerimizi tutturduk ve yolumuza disiplinli bir şekilde devam ediyoruz. Üstelik bunları çevremizdeki karışıklıklara ve istikrarsızlık kaynaklarına rağmen başardık. Yola da bu şekilde devam ediyoruz."
"Hak ettikleri cezayı almalarını temin edeceğiz"
Erdoğan, "15 Temmuz'dan sonra sivil asker ilişkileri özellikle de silahlı kuvvetlerin demokratik dönüşümü konusunda çok önemli adımlar attınız ama belli ki bir ikinci kademe reform bir ihtiyaç da Ankara'daki son kılıç çatma hadisesinden sonra ortada duruyor gibi. Bu noktada da birtakım tedbirler alacak mısınız" sorusunun üzerine şunları söyledi:
"Kılıç meselesine gelince, bu mesele birkaç kendini bilmezin ne yazık ki ortaya koyduğu bir karmaşaydı. Şu anda gerek Milli Savunma Üniversitesi gerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı gerekse Milli Savunma Bakanımız, müşterek çalışmalarını sürdürüyorlar ve bu işin içerisindekiler kimlerse bunların hak ettikleri cezayı almasını temin edeceğiz. Burası kendini bilmezlerin at oynattığı bir meydan değil. Biz bu kendini bilmezlerin at oynattığı meydana ülkemizi kesinlikle bırakamayız. Buna göre de adımımızı atacağız. Savunma Bakanımız ve Savunma Üniversitemizin başındaki hocamızla bir araya geldik, görüşmelerimizi yaptık ve inşallah en kısa zamanda bu işi neticeye ulaştıracağız."