Diyabetli Çocuklar Vakfı'ndan Çağrı: "Çocukların Sağlığıyla İlgili Bir Konudan Tasarruf Olmaz"

Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, Türkiye'de 26 bin çocuğun tip 1 diyabet hastası olduğuna işaret ederek, bu çocuklar için tedavi standardı olduğu dünyaca kabul edilen sensörlerin SUT kapsamına alınması çağrısında bulundu.

ANKARA - Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, "Ülkemiz, gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında diyabette tedavi standardı olduğu dünyaca kabul edilen sensörler konusunda adım atmakta geç kalmıştır. Bu konuda diyabetli çocuklara ve tüm tip 1 diyabetlilere haksızlık yapıldığını düşünüyoruz. Bizler, ülkemizin 26 bin Tip 1 diyabetli çocuktan, hayatlarını değiştiren bir teknolojiyi esirgemesini üzücü buluyoruz ve ülkemizin ekonomik zorluklarının farkında olarak, çocukların sağlığı ile ilgili bir konuda tasarrufun doğru olmadığını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Natun, yaptığı açıklamada, "10 Mayıs'ta Cumhurbaşkanlığı kararı ile göç nedeniyle Türkiye'ye gelen yılda 7 bin yabancı hastanın her türlü tıbbi cihazlar dahil tedavi giderlerinin Sağlık Bakanlığı tarafında karşılanmasının, Tip 1 diyabetli çocuk aileleri arasında büyük bir üzüntüye neden olduğunu" belirtti. "Yabancılara sağlık desteğine karşı olmaya gerek yok ama tip 1 diyabetli çocuklara sensör desteği konusunda bu kadar geç kalınmasının çok büyük haksızlık olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullanan Prof. Dr. Hatun, açıklamasında şunları kaydetti:

"Tip 1 diyabet, eksikliği yaşamı tehdit eden insülin hormonunun, zorunlu olarak dışarıdan iğne veya insülin pompası ile alınması gereken, hayat boyu süren bir sorundur. Ülkemizde 18 yaş altında 26 bin civarında tip 1 diyabetli çocuk yaşamaktadır. Çocukluk çağında, yani erken yaşlarda başlayan diyabet, diyabetle geçen süreye bağlı olarak kümülatif (birbirine eklenerek artan) organ hasarı riskini artırır ve daha erken hayat kaybına neden olur. Sensörler tip 1 diyabet tedavisi için bir tedavi standartı olmuş, hayat değiştirici bir ilerlemedir. Sensörler sayesinde tip 1 diyabetlilerin glukoz sonuçlarını iyileştirmek, hipoglisemiye (yaşamı tehdit eden ani kan şekeri düşmesi) yol açmadan, kronik şeker yüksekliğini kontrol altına alarak, uzun vadeli organ hasarını önleyebilmek mümkündür. Diyabetle ilgili sağlık harcamalarının yüzde 50'sinden fazlası diyabetle ilişkili komplikasyonların tedavisi için kullanılmaktadır ve HbA1c düzeylerini ve dolayısıyla diyabetle ilişkili komplikasyon risklerini azaltan her türlü müdahale yalnızca birey ve toplum sağlığı açısından değil, aynı zamanda bir ülkenin sağlık bütçesinin daha rasyonel kullanımı açısından da önemlidir."

Prof. Dr. Hatun, günümüzde sensörlerin başta 18 yaş altındaki diyabetli çocuklar ve gebe diyabetliler olmak üzere tüm tip 1 diyabetlilerin hakkı olduğu ve devletlerin sensörlere eşit erişimi sağlaması gerektiği konusunda, ulusal ve uluslararası diyabet kuruluşları arasında tam bir uzlaşma bulunduğunu vurguladı. 

"SGK SENSÖR DESTEĞİ OLARAK AYDA BELLİ BİR MİKTAR DESTEK SAĞLAYABİLİR"

Prof. Dr. Hatun, şöyle devam etti:

"Ülkemiz, gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında, diyabette tedavi standardı olduğu dünyaca kabul edilen sensörler konusunda adım atmakta geç kalmıştır. Bu konuda diyabetli çocuklara ve tüm tip 1 diyabetlilere haksızlık yapıldığını düşünüyoruz. Bizler, ülkemizin 26 bin tip 1 diyabetli çocuktan, hayatlarını değiştiren bir teknolojiyi esirgemesini üzücü buluyoruz ve ülkemizin ekonomik zorluklarının farkında olarak, çocukların sağlığı ile ilgili bir konuda tasarrufun doğru olmadığını düşünüyoruz. SGK'nın sensörleri tam olarak karşılaması en iyi çözümdür ve SGK sensör desteği olarak ayda belli bir miktar (örneğin Yunanistandaki gibi ayda 84 Euro) destek sağlayabilir.

Son haftalarda Sağlık Bakanımızca dillendirilen yerli sensör üretme yaklaşımı anlaşılabilir bir yoldur ama bu, tecrübelere göre o kadar kolay değildir. Yerli sensörle ilgili onay süreçlerinin uzayabileceği, uluslararası kriterlere uygunluğun güvenirlik bakımından şart olduğu, yayınlanmış klinik çalışmalara ihtiyaç olduğu, ayrıca insülin pompalarının hemen hepsinin kendi sensörleri ile bütünleşik çalıştığı, bu nedenle sensör çeşitliliğini dikkate alan bir ödeme yönteminin daha etkili olacağı, sensörlerin kullanılması için insülin doz ayarı yapmayı sağlayacak hassasiyete sahip olmasının kritik bir nokta olduğu bilinmektedir. Bütün bunların dışında yerli sensör haberleri ile ülkemizdeki tip 1 diyabetli çocuk ailelerinin tekrar beklentiye girip hayal kırıklığı yaşamalarının, onların zaten mevcut olan hayat zorluklarını artıracağını tahmin etmek zor değildir. Bütün bu nedenlerle, sensörler tip 1 diyabetli çocuklar için hiç gecikmeden ve yerli sensörü beklemeden SUT kapsamına alınmalıdır."

Sağlık Bakanlığı Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun tip 1 diyabet