DEVA Partili İdris Şahin'den muhalefete 'etki ajanlığı' düzenlemesini boykot çağrısı
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, etki ajanlığı düzenlemesinin geri çekilmediği takdirde muhalefeti yasanın geçtiği Genel Kurul'u boykot etmeye davet ederek, "Etki ajanlığı yasası, insan hakları örgütlerini, gazetecileri, sivil toplumu 'casus' ve 'devlet düşmanı' olarak yaftalama, itibarsızlaştırma ve kriminalize etme yetkisi verecek. Basın mensuplarının tamamen sıkıntıya düşeceği bir teklifle karşı karşıyayız" dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Şahin, şunları söyledi:
"Dün akşam saatlerinde İzmir'den gelen acı haber ile hepimizin yüreğini dağlayan, İzmir'de kağıt toplayıcılığı yapan bir annenin baraka yapılı evinde çıkan yangın sonucu, beş evladını kaybetmesi tüm ülkemizi yasa boğmuştur. Baba Hakan Akcan'ın 1 yıldır cezaevinde olduğu için geçimini kağıt toplayıcılığı ve hurdacılık yaparak sağlayan anne Melisa Akcan, yaşları 1 ila 5 arasında değişen beş çocuğunu evde bırakarak hurda toplamaya çıktı. 5 çocuğunu bırakacak kimsesi olmadığı için güvenlik korkusuyla dışarıdan kapıyı kilitlemek suretiyle işe giden anne, döndüğünde elektrik sobasının devrilmesi sonucu çıkan yangında yitirdiğimiz Nefes, Peri, Akçan, Masal ve Aras Bulut adlı evlatlarımızın -hiçbir anne babanın dayanamayacağı- zehirden acı, dumandan kara, alevden sıcak haberini alıyor. Bu vesileyle, yitirdiğimiz evlatlarımıza Allah'tan rahmet, kederli aileye sabır diliyorum."
"Bu düzen, yalnızca bu aileyi değil, ülkemizde yaşayan tüm dar gelirlileri tehdit eden büyük bir sorunun parçası"
Bir çağrıda yerel iktidara… Nerede sizin sosyal belediyeciliğiniz, sosyal demokratlığınız? İzmir'de yaşanılan bu dram kralın çıplak olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu çocukların ahı ülkemizdeki kaldı ise vicdan sahiplerinin inşallah gerçeklerle yüzleşmelerine vesile olur. Bu trajik olay, ülkemizde gelir adaletsizliğinin, sosyal güvence yetersizliğinin, ve iktidarın toplumsal sorumluluklardan kaçışının ne denli derinleştiğini açıkça gösteriyor. Bir yanda lüks içinde yaşayanlar, zenginliklerini artırmak adına ödemekle yükümlü oldukları vergileri bile ödemekten kaçınırken, diğer yanda kağıt toplayıcılığı yaparak hayata tutunmaya çalışan emekçilerimiz temel güvenlik ve yaşam koşullarından yoksun bırakılıyor. Bu düzen, yalnızca bu aileyi değil, ülkemizde yaşayan tüm dar gelirli, sosyal güvencesiz emekçileri tehdit eden büyük bir sorunun parçasıdır.
"Zehir olarak enjekte ettiğiniz etki ajanlığı düzenlemesinin yürürlüğe girmesi halinde anayasa aykırılık sorunları teşkil edeceği hepimizin malumu"
Noterlik Kanun Teklifi'nin 16. maddesinde öyle tehlikeli bir süreç işleniyor ki… Kamuoyunda bilinen adıyla 'etki ajanlığı'. İktidar, uzunca yıllardır aynı numarayı yapıyor. Önemli bir düzenlemeyi, kendisiyle alakalı olmayan bir kanun teklifinin içerisine dercetmek suretiyle, kapsamlı bir şekilde komisyonda ve Genel Kurul'da tartışılmadan, kamuoyunda yeterince yer bulmadan yasalaşıyor. Etki ajanlığı yasası, Meclis tatile girmeden önce de geçirilmek istenen bir düzenlemeydi. O günkü şartlarda oldukça güçlü bir muhalefet ortaya konuldu ve iktidar geri çekmek durumunda kaldı. Şimdi aynı düzenlemeyi farklı isimle, biraz da makyajlayarak yine kamuoyunun ve parlamentonun gündemine taşıyorlar. İktidar, icraatlarıyla aklımızla alay etmeye devam ederken şimdi de yasama hususunda Meclis'te getirdiği tekliflerle alay ediyor. Kendilerini tanımıyor muyuz? Kafaya koyduklarını, dün yapamadıklarını bugün yapmak için kılıf değiştirmek suretiyle yine önümüze getirdiklerinden haberimizin olmadığını mı düşünüyorlar? İktidar medyasının hiç gündeminde değil. İktidar grubunun da umurunda değil. Meclis'te görüşülmekte olan yasa 'Noterler Kanunu' diyorlar. Bizim aklımızla dalga geçmeyi bırakın. Noterlik Kanunu'nda yapılan düzenlemenin içerisinde zehir olarak enjekte ettiğiniz etki ajanlığı düzenlemesinin kabul edilebilmesi ve kanunlaşarak yürürlüğe girmesi halinde çok önemli anayasa aykırılık sorunlar teşkil edeceği hepimizin malumu.
"Muhalefet olarak topyekun bu yasanın geçtiği Genel Kurul'u boykot etmeye davet ediyorum"
Türkiye'de otoriter yönetime adım adım yaklaşıldığının en önemli işaretlerinden biri de bu etki ajanlığı yasası. Muhalefet olarak uyanık olmaya davet ediyorum. Eğer iktidar samimi bir şekilde bu kanunda bir düzenleme yapmaz, bu teklifi geri çekmezse, muhalefet olarak topyekun bu yasanın geçtiği Genel Kurul'u boykot etmeye davet ediyorum. Etki ajanlığı yasası, yeni bir suç fiilini tanımlamakta. Suçun unsurları müphem ve muğlak ifadelerle düzenlenmekte. Maddenin içerdiği 'devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet ya da organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı' gibi ifadeler, nesnel tanımı olmayan, bu nedenle yargı kuruluşlarına geniş takdir yetkisi sunan kavramlardır.
"Basın mensuplarının tamamen sıkıntıya düşeceği bir teklifle karşı karşıyayız"
Yargı bağımsız ve tarafsız olsa dersiniz ki 'Yargımıza güvenelim. Bu konuda endişe etmeyin. Bu konuda sağlıklı bir karar verir.' Ama hepimizin malumu yargımız, yürütmenin tahakkümü altında faaliyet gösteriyor. Bu getirilen yasa teklifi, anayasamızın değiştirilmesi yasaklanan ikinci maddesinin içerdiği 'hukuk devleti' ilkesine açıkça aykırı. Bu madde Genel Kurul'da kabul edilip yürürlüğe girdiği takdirde; ifade hürriyeti ile bu hürriyetten doğan basın hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüşü hürriyetleri gibi hürriyetlerin sınırlanmasına yol açacaktır. Halkın eleştiri hürriyeti ve haber alma hürriyeti sınırlanmış olacaktır. Bunun ise siyasal ve toplumsal muhalefet üzerindeki baskıları arttıracağı, otoriterleşme eğilimini güçlendireceği ise açıktır. Etki ajanlığı yasası, insan hakları örgütlerini, gazetecileri, sivil toplumu 'casus' ve 'devlet düşmanı' olarak yaftalama, itibarsızlaştırma ve kriminalize etme yetkisi verecek. Basın mensuplarının tamamen sıkıntıya düşeceği bir teklifle karşı karşıyayız."