BTP Genel Başkanı Baş: "Ülkemiz özelleştirme adı altında işgal altında"
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin baş, Bursa'da Nilüfer İlçe Başkanlığı binasının açılışına katıldı. Baş, "Ülkemiz özelleştirme adı altında işgal altında. Dört bir koldan baskı altında bir ülke var ve biz bu ülkenin insanını, gelecek nesillerini kurtarmak ve güzel yarınlara hazırlayabilmek için bir mücadele veriyoruz" dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Bursa Nilüfer İlçe Başkanlığının yeni binası törenle hizmete açıldı. İl Başkanı Zeki Garaçoğlu ve ilçe Başkanı Erdal Yıldız ile birlikte kurdeleyi kesen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, "Nilüfer ilçe teşkilatımızı, başta ilçe başkanı Erdal Yıldız olmak üzere, kadın kollarını, gençlik kollarını ve bütün teşkilat mensuplarını tebrik ediyorum, Allah hayırlı uğurlu eylesin" diye konuştu.
"Özelleştirme adı altında işgal edildik"
Türkiye'nin bugün adı konulmamış bir işgal süreci yaşadığını ifade eden Hüseyin Baş, "Avucumuzda bir tane ülke var ve bu ülke hakikaten Ata'mızın da bahsettiği gibi dört tarafı çevrilmiş, tersaneleri basılmış, el konulmuş. Bugün Türkiye'de devletin elinde bir tane liman-tersane kalmadı. Hepsi özelleştirme adı altında işgal altında. Dört bir koldan baskı altında bir ülke var ve biz bu ülkenin insanını, gelecek nesillerini kurtarmak ve güzel yarınlara hazırlayabilmek için bir mücadele veriyoruz. Bugün de esasında burada bu mücadelenin açılışını yapıyoruz diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
"Atatürk 'Siz firavunsanız ben de Musa'yım' dedi"
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemleri ile bugünü kıyaslayan Hüseyin Baş, şöyle devam etti:
"Esasen aynı durumdayız ama farkında değiliz. Toplumun büyük bir bölümü mandacı, 'Amerika'nın güdümüne girelim' diyordu. Toplumun geri kalan bölümü de himayeci, yani 'İngiliz'in himayesi altında olalım, güzel bir gelecek inşa edelim' diyordu. Bu zihniyetteydi, düşmanla savaşmayı düşünmüyordu. Bugün biz buna düşman diyoruz. O gün saray yetkilileri, o gün devleti yönetenler buna düşman adı bile vermiyordu. Biz Filistin gibi bir durumda değildik. O kadar uyutulmuş bir durumdaydık. Sözüm ona, biz kurtarılıyorduk. Atatürk çıktı ve dedi ki: 'Siz firavunsanız ben de Musa'yım', yani siz istediğiniz kadar uyutun, istediğiniz kadar kandırın, ben bu milleti kurtaracağım dedi.
"Bu ülke bağımsız bir ülke değildir"
Bakın bu ülke bağımsız bir ülke değildir. Hiç kimse bu ülkenin bağımsızlığını bana anlatamaz. Sen faiz politikanı kendine göre belirleyemiyorsan, sen para politikanı kendini göre belirleyemiyorsan, sen dış politikanı, iç politikanı, güvenlik politikanı, milli eğitim politikanı kendine göre belirleyemiyorsan sen bağımsız bir ülke değilsin, sen bağımlısın. Şimdi sizin her birinizin dedeleri, dedelerimiz, bugün kurdele ile teslim ettiğimiz bağımsızlık için meydanlarda savaşmış, can vermiş, kan dökmüş. Biz bugün o bağımsızlığı görmezden geliyoruz. Bakın bizim partimizin adı, Bağımsız Türkiye Partisi. Bugün bu ülkenin bağımsızlığını tam anlamıyla tesis etsinler, başta bu ilçe başkanlığı olmak üzere bütün partiyi kapatalım, anahtarını hükümete teslim edelim. Ama siz, iktidarıyla muhalefetiyle, ana muhalefetiyle yavru muhalefetiyle, Meclis muhalefetiyle Meclis dışı muhalefetiyle, iktidar ortağıyla iktidar yandaşıyla, bu ülkenin bağımsızlığını elinden almak için gayret ediyorsanız, dün Atatürk nasıl o firavuna Musa çıktıysa, Bağımsız Türkiye Partisi de bugün o firavuna Musa çıkar."